KAHRAMANKAZAN’IN KÜLTÜRÜ KİME EMANET?
Ortak yaşanmışlıkların tümünü ifade eden kültürün yaşatılması ve geleceğe aktarılması noktasında kuşkusuz ki belediyelerin üzerine de önemli görevler düşüyor.
Gerçekleştirdikleri kültürel faaliyetler göz önünde bulundurulduğunda belediyeler, önemli birer kültür aktörü olarak karşımıza çıkmakta.
Şimdi Kahramankazan Belediyesinin bu konuda karnesine bir göz atalım.
Türk toplumu sözlü kültürün baskın olduğu bir toplum. Genellikle dinlemeyi ve konuşmayı severiz. Maalesef pek fazla okumayız ve yazmayız. Bundan olsa gerek şiir dinletileri, söyleşilerle bu eksik bir ölçüde giderilmeye çalışılıyor.
İşte bu eksiği gidermek için popüler kültür unsurlarından olan şenlikler ve konserlerin yanı sıra geleneksel kültür değerleri de yaşatılmaya gayret ediliyor.
Bu anlamda mahalle bilincinin geliştiği kültür evleri de önemli eksiği gideriyor. Buralara devam edenlerin büyük çoğunluğunun çocuklardan oluşması bizi Kahramankazan’ın gelecekteki şehir kimliğinin şekillenmesi adına umutlandırıyor.
Serhat Başkan ile başlayan bu güzel hizmetle çocukların ve yetişkinlerin nitelikli zaman geçirmeleri, el becerilerini geliştirmelerinin yanı sıra buralar mevlit, nişan ve kına gibi geleneksel kültüre de ev sahipliği yapıyor.
Tabi bütün bu insana dokunan hizmetler Serhat Başkanın olur ve tasarrufuyla gerçekleşiyor olsa da yine kendisinin konuşmalarında sıkça dile getirdiği gibi “Kazanılan bir başarı varsa bu bir tek kişinin değil bir ekibin işidir.”
Arka planda bu başarının gizli kahramanlarından biri de Kültür Sosyal İşler Müdürlüğü ve personeliyle Atilla İrkin Beydir. Genel bir tespittir ki, “Devlet memuru kendisine iş çıkaracak proje geliştirmeye uğraşmaz.” Tabi bütün devlet memurlarının böyle düşünüp çalıştıklarını söylemek doğru olmaz. Ancak konunun bize bakan yanı ise Atilla Beyin de bu kategoriye girmediğidir. İşini aşkla yapan, yaptığı işe inanan ve değer veren, ekip ruhuyla hareket eden, ayrıntıyı göz ardı etmeyen bir çalışma sistemine sahip.
Nispeten daha rahat okul müdür yardımcılığını bırakıp Belediye Kültür Müdürlüğü gibi stresli ve sürekli proje üretmeyi, her geçen gün kendisini yenileyip belediyenin görünen yüzü olmayı gerektiren Kültür Müdürlüğüne geçmek başka nasıl açıklanabilir.
İdealist, mütevazi, çalışkan, her fırsatta kendini yenileyen ve çıtayı her defasında biraz daha yükselten, kendisinden beklenenin üzerinde başarı gösteren Atilla Bey belediye hizmetlerinin tanıtımı ve anlatılması noktasında önemli bir görev ifa ediyor. Siz hangi konuda ne kadar başarılı olursanız olun onu gösteremiyor, anlatamıyorsanız hizmet ettiğiniz kitleye tam anlamıyla ulaşamıyorsunuz demektir.
Marifet iltifata tabidir
Maksadım elbet Atilla Beyi burada ön plana çıkartmak değil, kaldı ki belediye hizmetleri bir bütündür. Ancak marifet iltifata tabidir demiş eskiler. Diğer bir değişle gayreti çabayı görmezden gelmek o işe yapılacak en büyük haksızlık olur.
Başarı ayrıntıda gizlidir
Aslında size ben tören alanına gittiğinizde sahne ve seyircilerin en iyi konuma yerleştirilmesi, konuşmacıların en iyi fotoğrafı vermesi için kürsünün alandaki bayrak ve flamaların en uygun yerde konumlanması, sahne arka planının başkanın konuşmasıyla uyum içinde olması gibi daha pek çok detayları titizlikle hesaplayıp yerine getirdiğini anlatacak değilim.
İlle de basılı yayınlar
Benim esas üzerinde durmak istediğim konu basılı yayınlar. Şu kadarını söylemeliyim ki fiziki hizmetlerin bir ömrü var. Bir binanın ekonomik ömrü yaklaşık 50 yıl, bir parkın 30 yıl, asfalt yolun ömrü de tekrar kazılıncaya kadardır. Oysa basılı yayınlar öyle mi? Kütüphaneye gittiğinizde en azından Osmanlı Dönemine ait pek çok yayına kolaylıkla erişebiliyorsunuz.
Peki basılı yayınlar neden bu kadar değerli? Buna kendi yaşamımdan 2 örnekle açıklayayım.
2003 yılında Murtaza-abad’dan Kazan’a adlı kitabı hazırlarken Ankara’daki birçok kütüphanede araştırma yaptım. Birkaç öğrenci tezi ve bu bölgede yapılmış arkeolojik ve doğa tarihi araştırmaları ile Mehmet Tuğrul’un ‘’Örencik ve Ahi Köyü Türküleri adlı kitabının dışında o yıllarda Kazan’la ilgili bir tane basılı yayın yoktu.
Hatta hiç unutmam 2001 yılında Türk Tarih Kurumu Kütüphanesinde araştırma yaparken incelediğim kalınca bir kitabın bir paragrafında vaktiyle bu bölgeden geçen bir gezginin izlenimlerine rastlamıştım da ne kadar sevinmiş, dua etmiştim.
Yine o yıllarda Keçiören’deki Vehbi Koç Ankara Araştırmaları Merkezine gittiğimde varlığından haberdar olduğum “Örencik ve Ahi Köyü Türküleri” kitabını, oradakilerin önerisiyle ulaştığım bir eski kitapçıda bulup satın almıştım. Yalnızca 50 nüsha basılan kitabın birisine de ben sahip olduğum için kendimi hazine bulmuş gibi şanslı hissetmiştim. Maalesef kaynak yok denecek kadar azdı.
Geçmişini bilmeyen milletler geleceğini inşa edemezler
Geldiğimiz noktada kaynak kitaplar, tez çalışmaları geçmişe göre nispeten daha fazla. Belediye kendi basılı yayınları dışında müstakil çalışmalara da destek oluyor, basılmasını sağlıyor.
Açıkçası son 5 yılda basılan ve Kahramankazan’ın dününü, bugününü yarınlara taşıyacak eserlerin sayısı, geçmiş yılların tamamından daha fazla.
Basılı eserler
Kahramankazanlı Şehitlerimiz ve Gazilerimiz
Türkiye’nin Kahraman İlçesi Kahramankazan
Kahramankazan Mutfağı Yöresel Lezzetler
Kahramankazan Kültür Atlası
İnancın Zafer Gecesi
Ankara’da bir Alperen Turasan Bey
Bir Gelişme Öyküsü Memleketim Kahramankazan
Geçmişten Günümüze Çocuk Oyunlar
Bunun yanında dergiler, posta ve anı pulları ve geçmişte basılan ancak duyulan ihtiyaç üzerine güncellenerek yeniden basımı yapılan kitaplar da var tabi.
Somut olmayan kültürel miras
Somut ve somut olmayan kültürel mirasın yaşatılması ve geleceğe taşınması adına yapılan çalışmaları da göz ardı etmemek lazım.
Tarih ve kültür sohbetleri, şiir dinletileri, geleneksel çocuk oyunları, kültür gezileri konferans, seminer, sergi, söyleşi, halk konserleri, anma günleri, tiyatro ve sinema gösterisi.
Pek çoğumuzun hayatında bir kez dahi ziyaret edemediği Çanakkale Şehitliğine lise son sınıf öğrencilerinin tamamının her yıl bir eğitim döneminde götürülmesi paha biçilmez bir hizmet.
Kültürel hizmet yapma anlayışının ötesinde entelektüel birikim ve bakış açısıyla ortaya konan bu çalışmalar Kahramankazan’ın farklı kesimlerini bir araya getirerek barış ve huzur içinde birlikte yaşama kültürüne katkı sunan bir etkileşim ve diyalog ortamı da sunmaktadır.
Ülkemizin birçok farklı bölgesinden insanların bir araya gelerek oluşturduğu Kahramankazan halkının uyum içinde yaşamını sürdürdüğü düşünülürse çeşitli etkinliklerle canlı tutulan ortak kültürün etkisi daha iyi anlaşılacaktır.
Sonuç olarak elbette tüm bu yapılanları yeterli göremeyiz. Ancak son 5 yılda kültürel yayınlar ve faaliyetler konusunda daha iyi bir noktaya geldiğimiz de aşikar. Başta Kaymakamlık olmak üzere sivil toplum kuruluşları ve siyasi partiler de müstakil yada ortak bir kültür politikası belirleyerek belediyeye katkı vermeli, günübirlik siyasi çekişmelerin ötesinde birlikte hareket edebilmelidir. Yoksa sadece kültürel etkinliklere davetli olarak katılıp protokol sırasında oturarak bu katkı verilemez.
Selam ve dua ile.
Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.