GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ
Tarih 28 Şubat 2000. Soğuk bir kış günü. Vakit akşamüzeri saat 16:00 civarı. Hava erken kararıyor. Mesainin bitimine 1 saat var. Başkanlık katında bir telaştır, koşuşturmadır gidiyor. Etrafa talimatlar veriliyor. “-Meclis üyelerine ve ilçe teşkilatına haber verin. Belediye hoparlöründen anons edin. Çay, çikolata, çiçek hazır olsun. Herkes aşağı belediyenin önüne insin.’’
Dönemin Sağlık Bakanı Osman Durmuş Kızılcahamam’dan Ankara’ya giderken belediyeye sürpriz bir ziyaret gerçekleştirir.
Belediye önündeki karşılamanın ardından Bakan Bey ve beraberindekiler giriş kattaki, (sonraki dönemde tadilat gerekçesiyle beyaza boyanacak olan) Türk tarihinin önemli zaferlerinin resmedildiği duvarın önünde toplu fotoğraf çekildi.
Sonra hep birlikte başkanlık katındaki makam odasına çıkıldı. Hal hatır soruldu, çaylar içildi, Yusuf Başkan hastane önündeki arsanın kamulaştırılması konusunda kısa bir brifing verdi.
Bakanın ziyareti belediye hoparlöründen halka duyurulduğu için vatandaşlar belediyeye akın etmiş, oda oldukça da kalabalık.
Misafir Sağlık Bakanı, konu da sağlık olunca herkesin söyleyecek bir sözü vardı elbet.
Söz alan vatandaşlar hastanede bazı doktorların bıçak parası tabir edilen ameliyat ücreti talep ettiklerinden, hastanedeki cihaz ve branş doktoru eksikliği gibi birçok konudan yakındı.
Herkesi sırayla dinleyen Bakan Durmuş bunun üzerine “Haydi şu hastaneyi bir ziyaret edelim bakalım” diyerek belediyeden ayrıldı.
Hastaneye gelişinde Başhekim Ali Rıza Tümer kendisini kapıda karşıladı.
Bakan
– Ali Rıza Tümer sen misin?
Başhekim
– Evet efendim
Bakan
– Kazan halkı senden şikayetçi
Başhekim
– …
Başhekim Ali Rıza Bey hastane hakkında genel bilgiler vermeye başladı. Bakan Durmuş da bir yandan etrafı inceliyordu. Polikliniklerin olduğu giriş katı hızlıca gezildi. Derken başhekim ‘’Buyurun efendim isterseniz üst kata da çıkalım, ameliyathanemiz de üst katta’’ diyerek kendisini yukarı davet etmesi üzerine merdivenlerden üst kata çıkıldı.
Bakan Durmuş ameliyathaneyi görmek istedi. Kapıya doğru yönelmişlerdi ki, ameliyathane girişinin tuvaletlerin bulunduğu koridordan geçildiğini fark edince uyardı hemen, “Tuvaletlerin yanından ameliyathaneye giriş olmaz” diyerek. Sonra kapıya yöneldiler ancak ameliyathanenin kapısı kilitliydi. Görevliye de ulaşılamadı. Nedenini sordu ama net bir yanıt alamadı bakan ve devam etti saatine bakarak, ‘’Saat henüz akşamın beşi. Şimdi diyelim ki yolda (Kazan Ankara yolunu kastediyor) trafik kazası oldu ve yaralı geldi yoldan, hasta geldi ameliyat olması gereken ne olacak şimdi. Nasıl yapacaksınız diye ama yine tatmin edici bir cevap alamadı.
Tabi oradakiler telaş ve panik içinde. Öyle ya koskoca bakan kilitli kapının önünde kalakalmıştı. Derken bir taraftan da Yaşar Yıldırım ve yanındakiler ameliyathanenin başka bir kilitli kapısını biraz zorlayarak da olsa açmayı başarmışlardı.
Buradan ameliyathaneye giren Sağlık Bakanı Durmuş rastgele oraya buraya atılmış ameliyathane kıyafetlerini görünce bir kez daha uyardı Başhekimi hijyen konusunda, böyle olmaz diyerek. Düzce Depreminin üzerinden henüz 3 ay geçmişti. Duvarlardaki deprem çatlaklarını da inceleyen Bakan Durmuş gerekli tahkikatın yapılması talimatı verdi yanındakilere.
Ameliyat olacak yada yatılı tedavi gören hastaların kabul kayıtlarının yapıldığı bankonun önünde durdu. Bankonun yüksekliğinin gereğinden fazla olduğunu, bu durumun hasta ve personel arasındaki iletişimi olumsuz etkileyeceğini de hatırlattıktan sonra alt kata inildi.
Daha sonra hep birlikte hastane bahçesine geçildi. Belediye Başkanı Yusuf Fidantek, sonraki yıllarda yapılacak olan 4 katlı hastane binasının da bulunduğu alanın kamulaştırılmasının gerekliliğini anlattı Bakan Beye.
Ziyaret sonrası öğrendik ki Başhekim Ali Rıza Tümer görevden alınmıştı. Gerçi kendisini mahkeme kararıyla geri döndüyse de bir süre sonra kendi isteğiyle Numune Hastanesinde göreve başladı.
Ameliyathane kapısının o saatte neden kilitli olduğu ise sonradan anlaşıldı. Akşamları pek ameliyat olmadığı için, biraz da güvenlik gerekçesiyle mesai bitiminde kapı kilitlenip anahtar da yangın dolabının içine bırakılıyormuş.
Rahmetli Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un ilçemize en büyük hizmeti ise hastane önünde bulunan arsanın kamulaştırılması oldu. O dönem uygulanan sıkı tasarruf tedbirlerine rağmen ziyaretin ertesi günü bugünkü hastane binasının ve bahçesinin bulunduğu arsayı 300 milyar lira bedel ile kamulaştırılmasını sağladı.
Ekrem Bey köşesinde Hamdi Eriş Kazan Devlet Hastanesinin ilk yıllarına dair anılarını paylaşınca ben de o yıllara ait şahit olduğum bir hatıramı kaleme almak istedim. Bu vesileyle Bakan Durmuş’u rahmet ve şükranla anıyorum.
Tarih onu haklı çıkardı
Burada yeri gelmişken bir nevi hakkın iadesi yada bir vefa borcu olarak ifade edelim ki yaşı yetenler MHP’li Sağlık Bakan Durmuş’u, adına ilik nakli kampanyası başlatılan Oktar Babuna ile hatırlayacaklardır.
Bakan Durmuş, “Kan örneklerinin yurtdışına gönderilmesi, genetik şifremizin çözülmesi açısından Türkiye için stratejik tehlike oluşturur” diyerek bu kampanyaya karşı çıkıp Türk halkının gen haritasının ABD’nin eline geçtiğini açıklarken bazı kesimler tarafından hedef tahtasına oturtulmuş, ırkçılığa varan suçlamalarda bulunulmuştu.
Bakanın talimatıyla kampanyaya son verildiyse de toplanan 160 bin kan örneğinden 120 bininin ABD’ye gönderildiği ortaya çıktı.
“Vatandaşıma Yahudi kanı verdirmem”
1999 depreminin ardından talep olmaksızın İsrail’den gönderilen kanları kabul etmemiş, “Ben ülkeme, Türk vatandaşlarıma Yahudi kanı verdirmem. Kan olmadığı için ölecek varsa adam gibi ölelim, ama Yahudi kanı verdirmem.” der ve geri gönderir. Tabi o dönem yerden yere vurulur. (Artık İsrail’den gelen bu kanda ne virüsler hastalıklar vardı varın siz tahmin edin)
Sağlık Bakanı Osman Durmuş’un çabası o dönem yeterli olmadı, kanlar da ABD’den alınamadı. Söylediklerinin hepsinin gerçek olduğu ne yazık ki yıllar sonra ortaya çıktı. Tarih Osman Durmuş’u haklı çıkardı fakat kuru bir özür dileyen bile olmadı.
Tarihe kısa bir not düşelim
Üzerinden zaman geçince bazı olayları, tarih, kişi ve yer adlarını hatırlamak güçleşiyor. O nedenle ben de köşe yazıma konu olan tarih ve yer adlarının zaman içindeki seyrini tarihe kısa bir not düşerek kayıt altına almak istedim.
1989 yılında hayırsever iş adamı Hamdi Eriş tarafından giriş+1 kat olarak yaptırılan ve Başbakan Turgut Özal tarafından 12 Şubat 1989 hizmete açılan Kazan’ın ilk hastanesi 22 yıl süreyle ilçeye hizmet verdi. Bakan Durmuş’un kamulaştırdığı hastanenin bahçesinde Hamdi Eriş tarafından inşaatına başlanan ancak Sağlık Bakanlığı tarafından tamamlanan 4 katlı ve 40 yataklı hastane 2011 yılında Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek’in katıldığı bir törenle burada hizmet vermeye başladı. Burası da eski hastanenin devamı olarak görüldüğünden ismi yine Hamdi Eriş Kazan Devlet Hastanesi olarak devam etti. Bu bina da 12 yıl hizmet verdikten sonra 2023 yılında Sağlık bakanlığı tarafından Osmanlı Caddesinde yapılan 150 yataklı 5 katlı Kahramankazan Devlet Hastanesi ismiyle hizmet vermeye başladı.
İlçenin ilk hastanesi olan Hamdi Eriş Kazan Devlet Hastanesi binası ise bir süre Başhekimlik ve Diş Polikliniği hizmetlerinde kullanıldı. Bu bina şu an boş duruyor.
Selam ve dua ile
Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.