MUSTAFA KEMAL PAŞA’YI KARŞILAYAN KAZANLILAR

Mustafa Kemal Paşa’yı Karşılayan Murtazaabad(Kahramankazan)’lılar

Ankara Müdafa-i Hukuk Cemiyeti Reisi Rıfat (Börekçi) Hoca, Mustafa Kemal Paşa, Ankara’ya gelmeden önce bütün köylere ve kazalara haberci gönderip Seymen Alayı’nın kurulacağını ve büyük bir karşılama merasiminin yapılacağını duyurmuştu. İşte bu haberi alan Murtazaabad Ovası köyleri de seymen elbiselerini giyip silahlanarak bütün Ankaralılar gibi Ankara’ya akın etmişti.

 

Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya gidenlerin kaç kişi olduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak Murtazaabad Ovası’ndan giden atlıların sayısı yüzden fazla olmalı. Rivayete göre; Ankara Murtazaabad Ovası’ndan Bitikli Cafer Ağa, Saraylı Hamdi Ağa, İncilikli Sefer Bey, Güvençli Kara Mustafa[1] ve İmrendili Ali Efendi (Akgün) gibi isimler Kuva-yı Milliye’ye destek veren ve Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya gidenler arasından ön plana çıkmışlardı.[2]

 

Bu şahsiyetler aynı zamanda Ankara’da ilk Kuva-yı Milliye teşkilatının öncülerinden idiler. Bunlardan Güvençli Kara Mustafa, Kurtuluş Savaşı’na katılarak kahramanlık yapmış babayiğit bir kimse idi.[3] Güvençli Kara Mustafa savaşa katıldıktan sonra Mustafa Çavuş diye anılmaya başlar ve Ankara Kazıkiçi Bostanları(İskitler)’na yerleşir. Kara Mustafa(Çavuş), Güvenç’li İbrahim Çavuşla da akrabadır. Yiğit birisi olan Mustafa Çavuş, Hacıbayram Mahallesi’nin Kabadayısı olarak bilinir. O mahalledeki tüm kahvelerde tanınır ve namı yürür.[4]

 

Ali Rıza Balaman da bir araştırmasında, “Bir zamanlar, Ankara’nın başkent olduğu sıralarda Ankara Seğmenler Teşkilatı’na Örencik köyü(Kahramankazan) Delikanlı Teşkilatından seğmen giysili üyelerin gönderildiği yaşlılar tarafından hikaye edilmektedir.[5] demek suretiyle bu bilgileri teyit etmektedir.

 

Ayrıca Murtazaabad Ovası Güvenç Köyünden Mollamahmutoğullarından İbrahim Çavuş da hem Mustafa Kemal Paşa Ankara’ya ilk geldiğinde, hem de “Zafer’den sonra İzmir dönüşü, Seymen Alayı’nın başında, elinde sancağı ile onu ilk karşılayanlar arasındadır ve Mustafa Kemal Paşa’nın övgülerine mazhar olmuştur.

Enver Behnan Şapolyo Güvençli İbrahim Çavuş ile Mustafa Kemal Paşa’nın karşılaşmasını şöyle anlatır[6]:

 

“Mustafa Kemal Paşa, İstasyon Meydanı’nda Jandarma takımı ile polisleri selamladıktan sonra biraz daha ilerlediği zaman, tekrar bir Seymen Alayı’na rast geldi. Burada Ankaralı Güvençli İbrahim, seymenler ile beraber duruyordu.

 

Güveçli İbrahim’in bir elinde bayrak, sol elinde üzeri altın işlemeli bir iri pala ve göğsünde bir Kur’ân-ı Kerîm asılı olduğu halde tunçtan bir heykel gibi duruyordu. Sağında büyük bir teke pala ile Kasap Yaşar Efe, solunda ise Köfteci Kırış’ın Bekir Efe bulunuyordu. Diğer seymenler de sıra ile dizilmişlerdi…

 

Paşa, Güvençli İbrahim’e yaklaştı. Kur’an-ı  Kerim ile bayrağın ucunu öptü ve Güvençli’ye sordu:

– Nasılsın ağa?..

Güveçli İbrahim yanıtladı:

-Duacıyım, sağ ol paşam!..”

Enver Behnan Şapolyo Cumhuriyet’in ilanından sonra Güvençli İbrahim Çavuş’u hasta yatağında ziyaret eder. Aralarında şu konuşmalar geçer: [7]

Güveçli İbrahim’i evinde buldum. Hasta yatıyordu. Kendisiyle görüştüm. Bana dedi ki:

 

“Mustafa Kemal Paşa şarktan Ankara’ya geldiği gün, başında boz bir kalpak, üstünde canavar kürklü bir kaput vardı. Görür görmez ona kanım kaynadı. Göğsümde Kur’an-ı Kerim, bir elimde bayrak, diğer elimde bir teke pala, beni görünce yanıma yaklaştı. Kur’an-ı Kerim ile bayrağın ucundan öptü.[8] Sonra bana:

-Nasılsın Ağa? deyince,

-Duacıyım, sağ ol paşam! dedim. Davul zurna, Paşa’yı önümüze kattık. Hükümet meydanına vardık.

 

Mustafa Kemal Paşa, Yunan’ı İzmir’den denize döküp Ankara’ya döndüğü gün yine uşaklarla karşıcı çıkmıştım. Büyük zafer günü seksen ihtiyar seymenlerden bir alay yapmıştık. Meclisin önünde halka olup karşılıklı oynamıştık. Yanımda iki ufak milli elbiseli çocuk vardı. Paşa, çocukları sevdi ve öptü. Çocuklar da Mustafa Kemal’in yanaklarından öptüler. Ben tekrar pala ile ortaya atıldım, karşıma Kasap Yaşar çıktı. Bıçakla karşılıklı zeybek oynadık. Seymenlerle yola düzülmek üzere idik; bir polis yanıma geldi. “Paşanın yanında bir ecnebi kadın var, bir kere daha oynamanızı rica ediyor, sizin fotoğrafınızı çekecekmiş” dedi. Ben kızdım, “Biz kumandanımıza oynamaya geldik. Elin yaban avratlarına kılıç kaldırıp zeybek oynayamayız. Varın gidin böyle deyin!” diyerek bayrağı elime alıverdim. Seymenleri de sürdüm. Geçip gittim.”

Görüldüğü üzere Murtazaabad Ovası köylerinden Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya gidenlerin kaç kişi olduğu tam olarak bilinmemektedir. Ancak Murtazaabad Ovası’ndan giden atlıların sayısının  yüzden fazla olduğu rivayet edilmektedir. Ayrıca Ankara Seğmen Alayı’na Murtazaabad Ovası köylerine ait Delikanlı Teşkilatlarından seğmen kıyafetli kimselerin de gittiği yaşlılar tarafından rivayet edilmiştir. O zamanlar her köyde delikanlı teşkilatı olduğu düşünülürse,  Murtazaabad köylerinden oldukça fazla bir katılım olduğunu söylemek sanırım yanlış olmaz.

 

Başka bir rivayete göre; Ankara Murtazaabad Ovası’nın ileri gelenlerinden olan Bitikli Cafer Ağa, Saraylı Hamdi Ağa, İncilikli Sefer Bey, Güvençli Kara Mustafa ve İmrendili Ali Efendi (Akgün) Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamaya gidenler ve Kuvay-ı Milliye’yi destekleyenler  arasından ön plana çıkmışlardır.

Diğer taraftan  Güvençli İbrahim Çavuş, Ankara’da kurulan  Seymen Alayı’nın sancaktarlığını yapmış ve Seymen Alayı’nın önünde Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamıştır.

 

Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’da karşılanmasına Murtazaabad(Kahramankazan) köylerinden büyük bir katılım olmuş ve halk Milli Mücadele’yi güçlü bir şekilde desteklemiştir.

Selam ve dua ile…

[1]Güvenç’li Kara Mustaf(Çavuş) yazarın annesinin babaannesinin  yeğeni(oğlan kardeşinin oğlu) olmaktadır.

[2] BAYKURT, Burhanettin, Ankara Akıncı Ovası Tarihi ve Kültürü, Ankara 2003

[3]BAYKURT, Burhanettin, a.g.e.

[4] Kabadayılığı ile ilgili bir hikaye de anlatılır:Bir gün Hacı Bayram Mahallesi’nin kahverelerine bir serseri kabadayı gelir, elini göğsüne sertçe vurarak “BEN” der ve haracını alıp gider. Bu bir kaç kez böyle tekrar edince mahalleli rahatsız olur, durumu Mustafa Çavuş’a bildirirler. Mustafa Çavuş serserinin geleceği saate kahveye gider ve beklemeye başlar. Biraz sonra serseri gelip,aynı hareketi yapar ve “BEN” der. Mustafa Çavuş oturduğu tabureyi serserinin kafasına vurur ve onu yere yıkar. Arkasından da elini göğsüne sertçe vurarak “BİRDE BEN” der. O günden sonra serseri bir daha o mahalleye gelemez.( Sadettin Başayar,Ahi Köyünden,1935 doğumlu)

[5] Ali Rıza Balaman, Örencik Köyü Delikanlı Örgütü, Ankara, 1973 

[6] ŞAPOLYO, Enver Behnan, Atatürk ve Seğmen Alayı, Ankara Kulübü Yayınları, Ankara 1971

 

[7] ŞAPOLYO, Enver Behnan, Atatürk ve Seğmen Alayı, Ankara Kulübü Yayınları, Ankara 1971

[8] Her iki anlatımda da  Mustafa Kemal Paşa’nın Kuran-ı Kerim’i öptüğü belirtilmektedir.

 

Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir. 

M. Kemal Paşa’yı Ankara’ya Gelişinde Karşılayan Güvenç’li İbrahim Çavuş ve Seğmenler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir