SİNSİN OYNAMA

Sinsin kelimesi XI. yüzyılda yazılmış Divanı Lugat’ül Türk’de “Sing” olarak geçmekte, “sinmek,  saklanmak,  pısmak” anlamına gelmektedir.  Sing-sing oyununun esas kuralı da budur. Oyuna çıkan kişi ateş ve dumanın arkasına pısarak(sinerek) ve saklanarak görünmeden hasmına yaklaşır ve aniden hücum ederek onu yakalamaya çalışır.[1]

 

Sinsin, gece ateş çevresinde delikanlılar tarafından davul zurna eşliğinde oynanan bir oyundur. Oğuz Türklerinin Orta Asya’dan Anadolu’ya getirdikleri ve yüzyıllar boyu düğünlerde oynadıkları bir oyundur. Sinsin oyununun temeli Şaman inançlarına dayanmakla beraber, Türklerin Müslüman olması ile birlikte Şamanist özelliğini yitirip, Müslümanlıkla  uyumlu hale gelen bir ateş oyunu olarak günümüze kadar gelmiştir.[2]

 

Sinsin, aslında Türklerin kendilerini savaşa hazırladıkları bir savaşa hazırlık oyunudur. Bu oyunda hareketler, yiğitçe, mertçe ve delikanlıcadır. Seğmenlerin oyunlarındaki estetiklik ve efe duruşu sinsin oynayanlarda da vardır.

 

Sinsin oyunu Anadolu’nun hemen hemen her yöresinde, özellikle İç Anadolu Bölgesi’nde düğün, kına, bayram gibi günlerin gecelerinde oynanmaktadır. Ankara’nın hemen hemen bütün ilçelerinde oynandığı gibi Murtazaabad/Kahramankazan’da da yüzyıllardan beri oynana gelmiştir.

 

Yemekler yenilirken sinsin ateşi yakılır ve harlanır. Yemek yenildikten sonra davul zurna ekibi ateşin etrafında danslı gösteri yaparak misafirlere özel bir gösteri sergilerler. Bu özel giysili davulcular   ahenkli ritimlerle  topluluğu  selamlaya selamlaya bir müddet oynayarak savul(fasıl) yaparlar. Zurna çaldığı zaman, davulcular davullarını havaya kaldırırlar ve kendilerine has danslar yaparlar.

Şalvarlı davulcular sisin öncesi gösterilerini sergilerken

Davulcuların gösterisi bittikten sonra sinsin oynayacak erkekler ateşin etrafında halka oluştururlar. Özellikle yaşlılardan birisi oyuna çıkarak sinsini başlatır. Önce yaşlılar sonra da gençler oynarlar. Delikanlılar, davul zurnanın çaldığı meşhur Köroğlu Havası (Sinsin Havası) eşliğinde sinsin oynarlar. Sinsin oyununda centilmenlik elden bırakılmaz. Yakalanana kesinlikle vurulmaz, vuruyormuş gibi yapılır.

 

Damadın babası ve damatta oyuna çıkarılarak oyuna renk katılır. Aslında damadın oyuna çıkması yasaktır. Eğer çıkarsa oyun oynayan damadı görünce kaçmaz, özellikle yakalamaya çalışır. Damat oyuna çıktığın da her gören onu yakalayabilir. Damadın yakalanmaması gerekir,  yakalanması onu davetlilere karşı mahcup eder.

 

Sinsin oyunu sürerken davul zurna ekibi Köroğlu ve sinsin havalarını çalmaya devam eder. Misafirler oturdukları yerden sinsin oyununu izleyebilirler. Bir saat kadar sinsin oynamaya müteakip, sinsin  ateşi  söndürülür ve sinsine son verilir.

Sinsin oynayan gençler

 Oyun oynanması ve halay çekilmesi

Sinsin oyununun  bitmesini müteakip bir saz  (bağlama) ustasının çaldığı oyun havaları eşliğinde, damat, arkadaşları ve misafirler  tarafından özellikle Ankara yöresine ait oyunlar oynanır. Murtazaabad/Kahramankazan kazasında Oğuz Türkmen geleneği hakim olup, oyun ve halaylar Ankara’ya özgüdür. Geleneksel Ankara oyunlarını kadınlar ve genç kızlar oynamadığı gibi, erkek ve kadınlar da karşılıklı oynamaz.[3] Oyunlar karışık değil, erkekler tarafından oynanır.

Oyunlar grup olarak ve saz da denilen bağlama eşliğinde oynanır. Ankara düz oyunlarında bir tatlılık, bir akıcılık vardır. Sazın tatlı, yanık ve kıvrak sesi bazen durulur bazen de coşar. Figürleri ayak oyunları ile süslenmiştir. Sazdan başka çalgı kullanılmaz. Erkek ve kadın karşılıklı oynamaz.[4] Ankara oyunlarında genellikle kaşıkta kullanılmaz.

 

Murtazaabad/Kahramankazan yöresinde oynanan oyunların başında “misket” gelmektedir. Saz eşliğinde ve üç kişi(üçerli gruplar) ile oynanır. Diğer bir oyun ise yine saz eşliğinde ve iki kişi(ikişerli gruplar) ile oynanan “hüdayda (fidayda)” oyunudur. Bunların yanında halkalı şeker, mor koyun, yıldız, name gelin vb. oyunlarda oynanır.[5]

 

1940 yılında Kahramankazan’ın köylerinde oynanan oyunları ve söylenen türküleri tespit etmek üzere Ahi ve Örencik köylerine gelen türkü derleyicisi Mehmet Tuğrul’da köylerde oynanan oyunları sinsin, düz oyun, zeybek, Konyalı, çiftetelli, Köroğlu, halay olarak tespit etmiştir.[6]

 

Günümüzde ne idüğü belirsiz, Ankara oyun havası diye yutturulan oyun havaları ile argo ve müstehcen ifadelerin bulunduğu oyun havaları çalınmaz. Ankara oyun figürlerine benzemeyen oyunlar oynanmaz. Oyunlar, Ankaralı Seğmenlerin oynadığı oyunlara benzer şekilde oynanır.

Oyunlara biraz ara verilerek takı törenine geçilir. Bunun için gelin ve damat masanın önüne çıkarlar. Kız evi ve erkek evi belirli bir sıraya göre takılarını takarak, gelin ve damadı tebrik ederler.

 

Takı törenini müteakip sahneye yine davul zurna ekibi çıkar. Zira Murtazaabad/Kahramankazan yöresinde halaylar davul zurna eşliğinde çekilir. Halaylar da karışık değil, erkekler tarafından oynanır. En tanınmış halay “Ankara Halayı”dır. Ayrıca ağır halay, köprüden geçti gelin, üç ayak, hop barlem, yeldirme ve Köroğlu ezgisiyle de halay çekilir.[7]

 

Düğün sonuna kadar eğlence seviyeli bir şekilde devam eder. Düğün sonunda gelin ve damat davul zurna eşliğinde uğurlanır ve düğün sona erer.

 

Sinsin oyununu da içine alacak şekilde geliştirilen yeni model “Sinsinli Düğün” hem köy ve kır düğünlerine bir alternatif olacak, hem geleneksel düğünlerimizin bazı kısımlarının yaşatılmasını sağlayacak, hem de düğünlerimize yerellik ve Millilik kazandıracaktır. Sinsinli Düğün modeli, özellikle belediye ve tanınmış  insanlarca desteklenerek Kahramankazan kültürünün zenginleşmesi sağlanmalıdır. Ayrıca bu durum  Kahramankazan’ın tanıtılmasına ve turizminin gelişmesine de katkı sağlayacaktır.[8]

Selam ve dua ile…[9]

 

[1] Burhanettin Baykurt, Ankara Akıncı Ovası Tarihi ve Kültürü, Ankara, 2003

[2] Burhanettin Baykurt, a.g.e.

[3] Abdülkerim Erdoğan, Geçmişten Günümüze Kazan, Ankara, 2009

[4] Abdülkerim Erdoğan, a.g.e.

[5] Abdülkerim Erdoğan, a.g.e.

[6] Mehmet Tuğrul, Örencik ve Ahi Köylerinin Türküleri, Ankara Halkevi Neşriyatı, 1945

[7] Abdülkerim Erdoğan, a.g.e.

[8] Bir daha ki yazımızda ÇAĞIMIZIN SOSYAL VEBASI: “BOŞANMA” üzerinde durulacaktır.

[9] Fotoğraflar Numan Göktaş’ın Murtazaabad’dan Kazan’a adlı kitabından alınmıştır.

 

Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir. 

“SİNSİN OYNAMA” için 2 Yorum

  1. Muhterem kardeşim Kahraman Kazan in tarihi ve kültür geçmişi ile ilgili araştırmalarını takdirle karşılıyor ve yeni nesile aktarılması bakımından da çok olumlu ve gerekli buluyorum. Araştırmaların devamını diler teşekkürlerimi iletirim.

  2. Değerli kardeşim. Kalemine sağlık. Kaybolmaya yüz tutmuş Anadolu kültürümüzü yeniden canlandırmak adına yazılarınızı zevkle okuyor ve taktir ediyorum. Özellikle Ankara oyun havaları olarak sunulan yozlaşmış yeni nesil oyun hava ve türkülerini dile getirmenizi çok anlamlı buluyorum, destekliyorum. Başarılar diliyorum. Saygılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir