HAVAYA PARA (SİLAH) SIKMA!
Kazan ve çevresinde tabancayla havaya ateş etme, “havaya silah sıkma, havaya mermi[1] sıkma, mermi yakma” şeklinde ifade edilir. Aslında havaya sıkılan mermi değil paradır. MKE Kurumu’nun 2025 güncel fiyatlarına göre 9 mm’lik fişek 15 Tl civarındadır. Bir kutuda 50 fişek bulunmakta ve bu tür törenlerde her silah taşıyan asgari bir kutu mermi yakmaktadır(15×50=750Tl). Diğer taraftan günümüzde tabancalar “ondörtlü” diye tarif edilen tabancalardandır ve bir şarjör 14 fişek almaktadır. Bir kutu mermi üç şarjörde tükenmektedir. Bunu atan sayısı, kutu sayısı ve tören sayısı ile çarparsanız, bir yılda belki de milyonlarca Türk Lirası para havaya uçup gitmektedir. 2010’lu yıllarda yapılan kaba bir hesapla, bir yılda Kazan ve köylerinde atılan mermilerin parasıyla, orta ölçekli bir ilköğretim okulunun yapılabileceği ortaya konulmuştur. Bu durum olayın vahametini göstermesi açısından önemlidir.
Silah Atmanın Geçmişi
Osmanlı döneminde, düğünler toplumsal hayatın önemli bir parçası sayıldığından büyük kutlamalar yapılırdı. Silah atma, bu kutlamaların bir parçası olarak kabul edilir ve genellikle düğün sahibinin, ailesinin ve köyün gücünü göstermek ve saygınlığını artırmak amacıyla yapılırdı. O dönemlerde daha çok ağaların ve beylerin düğünlerinde tabanca ve Mavzer(Mauser) denilen tüfeklerle ateş edilirdi. Sıradan halkın bu silahları tedarik edecek parası olmadığı gibi ağaya rağmen bunları kullanmaları da mümkün değildi.
Cumhuriyetle birlikte silah temin etme yaygınlaşmış ve köylü parayı bulunca ruhsatsız tabanca tedarik etmeye başlamıştır. Bunda savaştan yeni çıkmanın verdiği güvenlik kaygısı ve mevzuat eksikliğinin de katkısı olmuştur. Silah temini ve silah atma alışkanlıkları da çoğunlukla bu dönemde kazanılmıştır. Tabanca temini o kadar yaygınlaşmış ki her delikanlıda tabanca olacak seviyeye ulaşmıştır. Tabanca çoğalınca düğünlerde ve bayramlarda eğlence amaçlı tabanca atmak neredeyse bir adet(!) haline gelmiştir. Özellikle kına gecelerinde, damat giydirme törenlerinde, gelinin alınması sırasında, gelinin damat evine girmesi sırasında ve bayramlarda fes atma törenlerinde çokça mermi atılır olmuştur. Bunun doğal sonucu olarak da tabanca ve mermi kaçakçılığı başlamış ve bu işi yapan kaçakçılar türemiştir.
Günümüzde sadece tabanca ile değil, pompalı tüfek, otomatik tüfek, çift kırma tüfek, makineli tabanca, otomatik tabanca ile de havaya ateş edilmektedir. İşin en vahim tarafı bazen bu silahları 18 yaşın altındaki çocuklarda[2] kullanmaktadır. Bu durum kazaların artmasına sebep olduğu gibi çocukların psikolojisini de olumsuz yönde etkilemektedir.
Silah Atma Nedenleri
Silah törenlerde genellikle aşağıdaki nedenlerle atılmaktadır;
-Düğün (tören ) sahibini onurlandırma
-Kendini tatmin ve güç gösterisi
-Erkeklik taslama ve hava atma
-Törenlere coşku katma(!)
Silah Hangi Törenlerde Atılmaktadır?
Önceleri;
-Düğünlerde (kına gecelerinde, damat giydirme törenlerinde, gelinin alınması sırasında, gelinin damat evine girmesi sırasında)
-Bayramlarda(fes atma törenlerinde[3])
-Bağ bozumu şenliklerinde ve
-Delikanlı teşkilatının yaptığı ferfenelerde atılırken,
Günümüzde daha çok;
-Kına gecelerinde
-Sünnet düğünlerinde ve
-Asker uğurlama törenlerinde atılmaktadır.
Silah atma adetlerinin oluşmasında geleneklerimizin de büyük katkısı olmuştur. Ali Rıza Balaman Hoca, fes atma törenleri ve bu törenlerin silah atmayı nasıl teşvik ettiğini çok güzel bir şekilde anlatır;
“Ramazan ve Kurban Bayramlarında köy içindeki ve yabandaki erkek ulaşıklı(nişanlı)lar, bayramın birinci günü, önceden hazırlanan gruplarıyla birlikte, akşam namazından sonra kız babasının ve annesinin elini öpmeye giderler. Bu gidiş mutlaka sesli olur. Oğlan evinden ayrılırken ve kız evine yaklaşılırken tabanca sesleri çoğalır. Köyde hemen hemen her delikanlının bir tabancası vardır. Her delikanlı, bu ve benzeri şenliklerde kendisini bir kutu mermi yakmak zorunda hisseder. Eve küme halinde girildiğinde kız annesinin ve babasının eli öpülür. Bir tepsi içerisinde ulaşıklı kızın oğlan kardeşi ile yolladığı işlemeli mendil, ulaşıklı oğlan tarafından alınır ve yerine bir saat, taşlı bir yüzük, bir altın bilezik veya bir giremese(tam altın) bırakılır. Buna “fes atma” denir. Armağan değiş-tokuşu bittikten sonra yemekler yenir ve eğlenmeye başlanır.
Bir saz eşliğinde veya pikapta da Ankara oyun havaları çalınarak iki genç karşılıklı oynarlar. Oyunun ve çevrenin coşkusu ile duygulanan gençler, tabancalarından mermileri boşaltarak rahatlarlar. Tabancalarını çoğu kez tavana tutarlar. Bu alışkanlık toprak damlar zamanından kalmadır. Çatısı toprak dam yerine, kiremitli olan ev sahipleri, kiremitler kırılmasın, kışın tamiri güç olur diye tavana ateş edilmemesini rica eder ama, yine de gençlerin bu arzuları engellenemezdi. Bazen dernek burada biter. Bazen de evden lüks lambaları ile yine tabanca gürültüleri içinde ayrılan delikanlılar, belli zaman aralıklarıyla ortak köy odalarında toplanırlar, aynı tür eğlenceler, geç vakitlere kadar devam ederdi.”[4]
Güvenlik ve Hukuki Düzenlemeler
Silahlarla ilgili temel mevzuat[5] 15 Ağustos 1953 yılında yürürlüğe giren 6136 sayılı kanundur. Silahlarla ilgili bu kanuna bağlı olarak çıkarılan, 1991 yılında yürürlüğe giren ve kanunla aynı adı taşıyan bir de yönetmelik bulunmaktadır. Cumhuriyet’in ilanından bu kanun yürürlüğe girdiği tarihe kadar( 30 yıl) silahlarla ilgili özel bir kanun olmadığından genel kanunlara göre işlem yapılmıştır.
Son yıllarda, bu tür kutlamalarda ateşli silah kullanılmasını yasaklayan yasalar ve düzenlemeler yürürlüğe girmiştir. Polis ve jandarma, bu tür durumlarda sıkı denetimler yaparak yasalara uyulmasını sağlamaya çalışmaktadır. Silah atanlara idari para cezaları getirilmiş, ancak caydırıcı olmamıştır. TBMM’nin gündeminde silah atanlara, idari cezaların yanında hapis cezalarının da verilmesine dair kanun teklifi bulunmaktadır. Bu teklif yasalaştığında silah atma konusunda caydırıcı olacağı değerlendirilmektedir.
Silah Atmanın Zararları
Törenlerde gelişi güzel silah atmak adli, ekonomim, psikolojik ve ahlaki bir çok soruna sebep olmaktadır. Bunlar;
-Ölüm ve yaralamalara sebep olma
-Ekonomik kayıp(milyonlarca TL paranın heder olması)
-Ses kirliliği, çevreyi rahatsız etme ve korkutma
-Maganda kültürünün artması
-Çocukların psikolojilerinin olumsuz olarak etkilenmesi
-Ruhsatsız silah teminini teşvik etmesi(öykünmekten dolayı) şeklinde sıralanabilir.
Kahramankazan’da Kaymakamlık, Jandarma ve Emniyet etkin tedbirler almasına rağmen bu zararlı adet(!) maalesef halen devam etmektedir. Özellikle yaz akşamlarında uzaklarda bir yerlerden silah sesleri hala gelmektedir. Gelin bu zararlı âdeti yararlı bir âdete dönüştürelim ve tarihe gömelim. Önce Kahramankazan Belediyesi kendi düğün salonunun girişine;
-Üzerinde “Mermi(Para) Sandığı” yazan bir sandık koymalı
-Sandığın üzerinde amacı ile ilgili kısa ve okunacak büyüklükte bir talimat olmalı
-Sandığın bir yüzünde “Silah Atma Para At!” sıloganı yazmalı
-Düğüne gelen davetliler gönüllülük esasına göre bu sandığa para atmalı[6]
-Sandıkta toplanan paralar kimsesiz çocukların eğitimi veya sağlığı ile ilgili bir hayır kurumuna bağışlanmalı
– Anahtarı belediyede olan bu sandık, daha sonra tüm düğün salonlarının girişine konmalı[7]
Kahramankazan’ın böyle bir âdetinin olması güzel olmaz mı?
Selam ve dua ile…
[1] Aslı “fişek sıkma” olmalıdır. Çünkü 12,7 mm çapa kadar ki mühimmata fişek, ondan daha büyük çapta olanlarına mermi denir. Tabancalar genellikle 7,65-9 mm arası fişek atarlar.
[2] Yıllar önce bir düğünde babanın, 12-13 yaşındaki oğluna pompalı tüfek ile ateş ettirdiğini görmüş ve müdahale etmiştim.
[3] Fes atma töreni: Bayramlarda gelin kıza altın (bilezik, gremse, beşi birlik) götürmek için yapılan tören
[4] Ali Rıza Balaman, Örencik Köyü Delikanlı Örgütü, Ankara, 1973
[5] 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun
[6] Herkes ekonomik durumuna göre bir mermi, beş mermi, bir şarjör mermi veya daha fazla mermi parsını bu sandığa atabilir.
[7] Rağbet olursa Kazan’ın meydanlarında uygun yerlere de konulabilir.
Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.
Bu teklif çok güzel.
Fikri takiple gereği yapılıyormuş diye kızan belediye ve kaymakamlığı sürekli olarak gözlem altında tutulmalıdır.
Vesselam
Güncel bir sorunu konu alan güzel bir yazı. Yapılan öneri de uygulanabilir nitelikte. Havaya nermi atanlar, sandığa para arar mı deneyip görmek lazım.
Birileri atar, sanırım. Birileri de, bence, hem sandığa para hem de havaya nermi atar.
Ses, gürültü çıkarama, Orta Asya’ya uzanan, kötü ruhları kaçırmak için yapılan bir ritüele kadar uzanır. En ilkel haliyle de eril enerjinin dışa vurunudur.
Tarım toplumundan sanayi toplumuna hızla geçen oradan da bilgi toplumuna zıplayan günümüz insanının cinsiyeti rolleri de buna paralel olarak değişirken, erkeklerimiz, bu değişimden en fazla payını alanlan, yani geleneksel rolleri en fazla değişen cins olarak, kimliklerini korumaya çalışıyorlar, sanırım. Kırsal kesinde düğün vs. lerde, şehirde, atış poligonlarında hep erkekler görülüyor. Bu, kadınlara mahsus bir eğlence değil.
Kadın-erkek cinsiyet rolleri arasındaki farklar azaldıkça, erkekler şiddete ve şiddet içeren işlere daha meyilli ve ilgili hale geliyorlar. En iyisi, mermi atna işini, bu iş için özel olarak hazırlanmış ortamlarda yapmaları, içlerindeki enerjiyi deşarj etmeleri. Yoksa giderek “efemine” oluyorlar.
Buna karşın, kadınlar da erilleşerek, “dayı modunda” ortalıktan dolaşıyor. Her iki cinsin kendi alanına dönmesi gerekiyor…
* Değerlendirmemi cinsiyetçi bulmayacağınızı ümit ederim.