FULBRİGHT: MİLLİ EĞİTİME VURULAN PRANGA

27 Şubat 1946 tarihinde Kahire’de ilk görüşmelerinin yapıldığı, 27 Aralık 1949’da da Ankara’da imzalanan “Fulbright Anlaşması”, 18 Mart 1950’de “5596 Sayılı Kanun” ile uygulanmaya başlanmıştır. (Resmî Gazete, 1946, No:6303). ABD ile Türkiye arasında yapılan “Fulbright Anlaşması”[1] incelendiğinde, bir kredi/burs anlaşması şeklinde olduğu görülmektedir. Türkiye ve Amerikan Hükümetlerince Kahire’de 27 Şubat 1946  tarihinde yapılan 10 milyon dolarlık bir kredi anlaşmasının 3. maddesine göre hukuki dayanağı oluşturmuştur.(Vatan, 1949, s.1, 6)

 

Görüldüğü üzere, Türkiye Cumhuriyeti ile ABD arasında  27 Aralık 1949’da kısa adı Fulbright olan bir Eğitim Anlaşması imzalanmış[2], 13 Mart 1950 tarihinde TBMM’inde onaylanmış, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.[3] Tamamı 14 maddeden oluşan anlaşmayı Türk tarafını temsilen Dışişleri Bakanlığı müsteşarı Büyükelçi Faik Zihni Akdur, ABD tarafını temsilen Amerikan Büyükelçisi George Wadsworth imzalamıştır. Türkiye’nin demokrasiye geçiş tarihi olan 14 Mayıs 1950’den sadece iki ay önce Türkiye’nin Milli eğitimi, ABD’ne teslim edilmiştir.

 

Anlaşmanın amacı, Türk ve Amerikalı üniversite mezunlarını, akademisyenleri, sanatçıları ve kamu görevlilerini eğitim, yaşam ve seyahat masraflarını kapsayan burslarla desteklemek ve ABD’de eğitim almak isteyen Türk öğrencilere Amerika’da eğitim danışmanlığı sunmaktır.[4] Kendi Web sitelerinde belirtildiğine göre anlaşma sadece öğrenci ya da akademisyenleri değil, sanatçıları ve kamu görevlilerini de kapsamaktadır.[5] Bu haliyle anlaşma, Türkiye’yi ve Türk toplumunu tam bir dönüştürme anlaşmasıdır.

 

Anlaşma şeklen karşılıklı öğrenci değişimi ve  burs anlaşması olarak görünmekle birlikte içeriği itibariyle, Türkiye’nin Milli Eğitim politikasını belirleme yetkisinin  ABD’ne devredilme anlaşmasıdır. Anlaşmanın  birinci maddesi gereğince “Türkiye’de Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu namı altında bir komisyon teşkil olunacak” denilmektedir. Komisyonun adı bile “Birleşik Devletler Eğitim Komisyonu”dur. İsminde burs ya da kredi ile ilgili bir ifade bulunmamaktadır.

 

Anlaşmanın birinci maddesi birinci fıkrasına göre “Türkiye ‘de kâin(bulunan) okul ve yüksek öğretim müesseselerinde Amerika Birleşik Devletleri vatandaşları tarafından veya bunlar namına yapılacak tahsil, araştırma, öğretim ve sair eğitim faaliyetlerini veya  kâin Birleşik Devletler okul ve yüksek öğretim müesseselerinde Türkiye vatandaşlarının tahsil, araştırma, öğretim ve sair eğitim faaliyetlerini,” kapsadığı ifade edilmektedir. Bu anlaşma gereğince süper güç ABD, istediği kadar ajanı öğrenci adı altında Türkiye’ye göndererek tüm okul ve üniversitelerde araştırma ve inceleme yaptırabilecektir. Çünkü anlaşmadan faydalanacak öğrenci sayıları belirtilmemiştir.[6] Okul kapsamı içerisine  tüm ilk, orta ve lise eğitimi veren okullar(imamhatip okulları dahil) ve üniversiteler(ilahiyat fakülteleri dahil) girmektedir.

 

İkinci maddenin 4. fıkrası gereğince komisyon istediği profesör, araştırma görevlisi, okul, üniversite hatta kurumu tavsiye edebilecektir. İstediği kişiyle istediği kurumda araştırma yaptırabilecektir.

Anlaşmanın 3. maddesi “Komisyonca tasvip edilen bilumum sarfiyat, Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanının kabul edeceği senelik bir bütçe ve tespit edebileceği nizamname mucibince ifa olunacaktır.” demektedir. Yani bütçeyi belirleme ve sarf yöntemleri tamamen ABD Dışişleri Bakanı’nın yetkisine bırakılmıştır. Bütçeyi istediği şekilde ve istediği yere kullanabilecektir.

 

Anlaşmanın 5. Maddesi komisyonun yapısını, nasıl oluşacağını ve çalışacağını  belirlemektedir. Madde tam bir hilkat garibesidir. Anlaşmayı imzalayanların ne derece gafil(diğer kelimeyi kullanamıyorum) olduklarını göstermektedir.   “Komisyon, dördü Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve dördü Amerika Birleşik Devletleri vatandaşı olmak üzere sekiz azadan müteşekkil bulunacaktır. Bunlara ilâveten Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiye’deki diplomatik heyetinin başı (ki aşağıda «Misyon Şefi» ismiyle anılacaktır.) Komisyonun fahrî başkanı olacaktır. Misyon Şefi komisyonda reylerin tesavisi(eşitliği) halinde katî reyi verecek ve komisyon başkanını tâyin edecektir. Başkan, komisyonun fiili âzası sıfatıyla rey hakkını haiz bulunacaktır. Misyon Şefi, en az ikisi Amerika Birleşik Devletlerinin Türkiye’deki hariciye teşkilâtının muvazzaf memurlarından olmak üzere, komisyondaki Birleşik Devletler vatandaşlarını tâyin ve tebdil etmek salâhiyetini haiz olacaktır. Azalar, tâyin edildikleri tarihten itibaren müteakip 31 Aralık tarihine kadar ifayı vazife edecekler ve tekrar tâyin edilebileceklerdir.” Bu madde gereğince komisyonda oyların eşitliği halinde ABD’nin Ankara Büyükelçisi’nin seçeceği komisyon başkanı devreye girecek ve onun vereceği oy belirleyici olacaktır. Yani her durumda ABD’nin dediği olacaktır.

 

Altıncı madde gereğince komisyon gerek gördüğünde istediği tüzük ve yönetmeliği çıkarabilecek ve istediği komiteyi kurabilecektir.

 

Yedinci madde “Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı tarafından tâyin edilecek şekilde komisyonun faaliyeti hakkında her sene bir rapor tanzim edilerek Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine ve Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanına tevdi olunacaktır.” hükmüne amirdir. Bu madde ile Türkiye Cumhuriyeti memurları gafil muhbir durumuna düşürülmüştür. Komisyon ABD Dışişleri Bakanı’nın belirleyeceği şekilde yıllık bir rapor hazırlayarak, raporu ABD Dışişleri Bakanı’na, fakat T.C. Hükümeti’ne sunacaktır.  Bu madde ile T.C. Hükümeti ABD Dışişleri Bakanı’na denk kabul edilmiştir. Hatta raporun nasıl olacağı yetkisi ABD Dışişleri Bakanı’na verilerek, ABD Dışişleri Bakan’ı T.C. Hükümet’nin üstünde görülmüştür.

 

Sekizinci madde gereğince komisyon Ankara’da konuşlu olmasına rağmen, ABD’nin isteğine göre ABD veya başka  bir ülkede de toplantı yapabilecek, komisyonun üye, amir ve memurları istenilen yerde görev icra edebileceklerdir.

 

Anlaşmanın 9. maddesi gereğince komisyonda görev yapacak tüm müdür ve yardımcılarını her hâlükârda  ABD’nin kendisinin belirleme hakkı bulunmaktadır.

 

Onuncu madde anlaşmanın en can alıcı maddesidir. Çünkü bu madde de  “Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanı, tensip ettiği takdirde, komisyonun her husustaki kararlarını gözden geçirebilir.” denilmektedir. Her şey normal prosedüre göre yapılsa bile ABD Dışişleri Bakanı komisyonun her kararını yeniden gözden geçirebilir ve reddedebilir.

 

Anlaşmanın 13. maddesi gereğince anlaşma diplomatik notalar teatisiyle tadil edilebilecektir. Anlaşmanın feshi  bu hükümle zorlaştırılmıştır.

1950 yılında yürürlüğe giren Fulbright: Gayri Milli Eğitim Anlaşması[7] aradan 74 yıl geçmesine rağmen halen yürürlüktedir. Bu anlaşma ile Türkiye’nin Milli Eğitimine pranga vurulmuştur. Bu anlaşma ile Türkiye’nin Milli Eğitim politikasını belirleme yetkisi  ABD’ne devredilmiştir.

 

Bu süre zarfında bir çok Türk Hükümeti iktidara gelmiş, hatta darbe dönemlerinde askerler iktidarda olmuş,  fakat hiç birisi bu anlaşmayı yürürlükten kaldırmamış  ya da kaldıramamıştır. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına büyük bir gölge düşüren Fulbright Anlaşması ivedilikle yürürlükten kaldırılmalıdır.

Selam ve dua ile…[8]

[1] Adını ABD’li  senatör J. William Fulbright’ın soyadından almıştır. ABD o yıllarda  bir çok ülke(günümüzde 160 ülkede) ile bu tür anlaşmalar yapmıştır.

[2] Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti arasında 27 Şubat 1946 tarihinde Kahire’de imza edilen Anlaşma gereğince temin edilen Paraların Kullanılmasına dair Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri hükümeti arasında 27 Aralık 1949’da yapılan Anlaşma

[3] 13 Mart 1950 tarih ve 5596 sayılı  Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti arasında imza edilen Anlaşma gereğince temin edilen paraların kullanılmasına dair Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti arasında imzalanan Anlaşmanın onanması hakkında Kanun

(Resmî Gazete ile ilâm : 18 . III . 1950 – Sayı: 7460)

[4] Aysal, N. ve Arslan, L. (2021). Siyasal ve kültürel diplomasi sarmalında Türk-Amerikan ilişkilerinin gelişimi: “Fulbright Programı Anlaşması”. OPUS–Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 18(42) 5999-6024. DOI: 10.26466/opus.910462.

[5]https://fulbright.org.tr/about

[6] Türkiye Fulbright Eğitim Komisyonu, kurulduğundan 2023 yılına kadar 3.873 Türk ve 1.837 Amerikalı öğrenci ile akademisyene burs olanağı sağlamıştır. (Kendi Web sitelerinden).

[7] Murat Çalık, Gayrimilli Eğitim Anlaşması “Fulbright”, 31 Ağustos 2013, https://muratcalik.com/19-fulbright-anlasmasi-html/

[8] Bir dahaki yazımızda  FULBRİGHT ANLAŞMASI VE MAARİF MODELİ üzerinde durulacaktır.

 

Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir. 

Anlaşmanın İmzalanmasından Sonra F. Zihni Akdur ve Amerikan Büyükelçisi Woodworth el sıkışırlarken.
O Günkü Vatan Gazetesindeki Haber

“FULBRİGHT: MİLLİ EĞİTİME VURULAN PRANGA” için 4 Yorum

  1. Çok güzel ve uyarıcı/ uyandırıcı bir yazı olmuş. Umarım yetkili makamlar gereken dersi alıp, bu pranga anlaşmadan kurtulmamızı sağlarlar. Tebrik ederim.

  2. Köprünün altından çok sular geçti ama hiç olmazsa bundan sonrası için idarecilerimizin uyanıp tedbir alması için ikaz edici bir çalışma olmuş.Toplumu uyandırıcı ve yön verici çalışmalarınız için teşekkür eder devamını dilerim.

  3. Ülkemizin Milli eğitim sorununun neden yıllardır çözülemediginin sebebi nin bu antlaşma olduğu apaçık ortaya çıkmaktadır. Böyle bir antlaşmanın olduğunu öyle tahmin ediyorum ki vatandaşlarımız bilmediği gibi yıllardır siyaset yapan siyasilerin de bilgi sahibi olmadığını tahmin ediyorum. Umarım ve dilerim ki Ülkemiz eğitim sistemimize vurulan bu prangadan en kısa sürede kurtulur ve gerçek ve bağımsız bir Milli Eğitim Sistemimize geçiş sağlanır. Değerli kardeşim böyle önemli bir konuya parmak basmanız ve bizleri bilgilendirmeniz için teşekkür ve takdirlerini iletir bu tür yazılarınızı beklerim. Selam ve dua ile Allah’a emanet olunuz.

  4. Kıymetli kardeşim, yine çok önemli, ama çoğu vatandaşın pek bilmediği onemli bir konuyu dile getirmişin. Kalemine sağlık. Acaba hâlâ bu anlaşmanın geçerliliği var mı, uygulaması hangi boyutta merak ediyorum. İnşallah yetkili ve ilgililer bu anlaşmadan kurtulmak için bir şeyler yaparlar diye düşünüyorum.
    Benzer yazılarınızın devamını dilerim. Selam ve dua ile.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir