NEREDEN NEREYE…
Nereden nereye – 1
Sene 1988 yer Tunceli…
Devlet hastanesine atanalı üç yıl oldu. Yaşım 32. Eşim ve dört yaşındaki kızımla mutlu bir hayatımız var. Yurdun dört bir yanından bu şehre görev icabı gelen memurlarla çok güzel bir uyum içindeyiz. Her kurumun gayet bakımlı misafirhaneleri var, akşam mesai sonrası ya da hafta sonları herhangi bir kurumun davetine uyup hoş, güzel vakitler geçiriyoruz. Hele ki hastanemizde ki uyum her türlü övgünün üzerinde doktorlarımız, sağlık personelimiz, idari personelimizin çoğu gurbetçi dediğimiz yurdun her biri bir köşesinden. Tuncelili arkadaşlarımızla ilişkilerimiz de çok güzel.
… İlk eylemi 1984 yılında görülen PKK hareketi bu yıllara her geçen gün şiddetini artırarak gelmiş başlangıçta dar bir sahada etkisini hissettirirken o günlerde memleketimizin genelinde rahatsızlık verir olmuştu. Doğu ve güneydoğudaki pek çok şehirde olağanüstü hal dediğimiz askerin idarede etkili olduğu ve bir süper valinin koordinasyonunda farklı bir yönetim tarzının uygulandığı yapıya geçmişti.
Olağan üstü hal ilan edilen şehirlerde hayat çok zorlaşmıştı. Geceleri güvenlik güçleri panzerlerle, zırhlı araçlarla devriye gezer, asker devamlı surette dağda eşkıya peşinde koşardı. Sabahları radyo ya da tek kanal televizyonumuzu açtığımızda yarım saat boyunca yurdun bu bölgelerindeki terör eylemleri, ölenler ve yaralananlar sayılır halkımızın endişesi ve karamsarlığı arttıkça artardı.
Bir akşam evimizde televizyon seyrediyoruz… Şiddetli bir patlama oldu. Ardından bir seri tüfek sesi tekrar şiddetli bir patlama sesi… Elektrikler kesildi her taraf karanlığa ve sessizliğe büründü. Tek tek ve seri silah sesleri şiddetini artırarak devam ediyordu. Pısarak pencere kenarına yaklaştım dışarısı kıyamet gününü hatırlatıyordu. Bugünün havai fişek gösterilerini anımsatan yaldızlı ve alazlı ışık huzmeleri saniyesinde Tunceli’nin gecesini gündüze çeviriyor ulaştığı her göz ve gönülde ise zifiri karanlığın korku ve ürpertisini yerleştiriyordu. Silah sesleri gece boyunca hiç kesilmedi. İzli mermiler bombalar makinalı tüfek sesler bir birine karışıp devam etti gecenin derinliklerine kadar.
Sabah doğan güneş her zamanki bildiğimiz güneş değildi. Daha soğuk, daha soluk, daha bir yabancıydı…
Sabah mesaisinde de herkes bir birine öylesine yabancı herkes birbirinden şüphelenir olmuştu. Geceki olaylar hakkında herkes farklı yorum yapıyordu. Onca silah bomba sesine rağmen hastaneye bir tek yaralı ya da ölü gelmemişti. Genel kanı kim tarafından atıldığı belli olmayan bir kaç el silah olayından sonra İl Jandarma Alay, Jandarma Komando Tugay ve İldeki polis teşkilatı personeli ellerindeki silahları ateşlemiş ve tam bir kaos gecesi oluşmuştu. Tunceli Ahalisinin yorumu ise İllerinin de olağan üstü hale dahil edilmesi gayesiyle asker ve polisin müşterek planlı bir hareketiydi. Ohal uygulamasında asker, polis ve kamu görevlileri daha yüksek maaş alırlardı.
Her ne ise o güne kadar karşımızdaki mor dağların ardında hissettiğimiz terör ve onun soğuk rüzgarı şehrimize ulaşmış, kalbimize çarpmış içimizde yankılanmıştı.
Bütün güzellikler solmuş hayatımızı mutlu ve anlamlı yapan birlik ve beraberliğimiz örselenmişti. Herkes Tunceli ‘den ayrılma telaşına düşmüştü. İzinler alınıyor torpiller aranıyor, mazeretler sıralanıyordu.
Ben de bir an önce herkesin kaçmak istediği bu yerden ayrılmalıydım. Daha önceleri üniversite imtihanımın ilk yılında istediğim puanı alamamıştım. İlk girdiğim Sağlık Bakanlığı memuriyet imtihanını kazanmış bu kurumda bir yıl memur olarak çalışmıştım. Müdürümüz aşırı otoriterdi. Evimizin olduğu Dikmen semti ile kurumumuzun semti Sıhhiye arasında ulaşım çok çok sıkıntılıydı. Mesai saatinden bir buçuk saat evvel evden çıkar otobüs durağına giderdik. Buradan da ilk otobüse binebilmek için yarım saat ters istikamette yol alırdık.
Şehir hayatından öylesine yılmıştım. Tayinimin Gölbaşı ya da Kızılcahamam’a çıkmasını istiyordum. Bir gün babamla telefonda konuşurken bu konu gündeme geldi. Babam: ”Oğlum Kazan’ da yeni bir hastane açılıyor kısa zamanda personel alacaklar, oranın belediye başkanı Ahmet Öztürk Bey halanın oğlu Abdullah ile dünür, o sana yardımcı da olur.” dedi.
Günlerdir terörün ve ortamın bozduğu moralim birden düzeldi gözlerim ışıdı. Kazan benim için mükemmel bir fırsat olurdu…
Telefon rehberinden Kazan Belediyesini buldum çalıştığım hastane telefonundan kayıt verdim. Bir yarım saat kadar sonra karşımda kendisini tanımadığım belediye başkanı Ahmet Öztürk vardı. Kendimi tanıttım maksadımı anlattım. Ahmet Başkan memnun oldum dedi. Biz de daha ziyade çevremiz insanlarının göreve talip olmasını bekliyoruz dedi. Gelin görüşelim… Devam edecek…
Ekrem Tepecik (30 Temmuz 2023)
Yazıların bilimsel ve hukuki sorumluluğu yazarlara aittir.